Eylem Beyza Deniz | Mersin – İstanbul Hukuk Bürosu

DOLANDIRICILIK SUÇU

DOLANDIRICILIK NEDİR?

En genel tanımıyla kişinin, karşısındaki kişiyi aldatmak amacıyla, hileli davranışlara başvurarak yaptığı
kasıtlı eyleme ‘’dolandırma’’, bu eylemi gerçekleştiren kişiye ‘’dolandırıcı’’, eylem sonucu oluşan suça
ise ‘’dolandırıcılık suçu’’ denilmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nun 10. Bölümünde Malvarlığına karşı işlene suçlar düzenlenmiştir. Dolandırıcılık
suçu da bu başlığın içinde kendine yer edinmiş, kanunun 157. ve 158. maddelerinde ayrıntılı olarak ele
alınmıştır.

DOLANDIRICILIK SUÇUNUN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere dolandırıcılık suçu TCK’nın 157 ve 158. Maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu madde başlıklarından da anlaşılacağı üzere suçun iki çeşidi bulunmaktadır. İlki 157. Maddede
düzenlenen ‘’Basit Dolandırıcılık’’ ikincisi ise 158. Maddede düzenlenen ‘’ Nitelikli Dolandırıcılık’’
tır.
TCK m.157 de basit dolandırıcılık suçu ‘’ Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının
zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve
beş bin güne kadar adlî para cezası verilir. ‘’ şeklinde tanımlanmıştır.

 
TCK m. 158 de ise nitelikli dolandırıcılık suçu ‘’ Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya
dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari
faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan
güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin
açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak
tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle, işlemesi halinde, üç yıldan
on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l)
bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan
elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir
işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne
göre cezalandırılır.
(3) Bu madde ile 157nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi
hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır ‘’ şeklinde tanımlanmıştır.

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için kanun tanımında herhangi bir özelleştirilmiş hareket
aranmamıştır. Bu sebeple de serbest hareketli bir suç olup, yani birçok hareketle işlenebilir. Yapılan
hareketler farklı olsa da hepsinde aranan üç şart bulunmaktadır. Bu şartlar bir arada oluştuğu taktirde
suç vuku bulur.
1- Hileli Hareket: Fail, nitelikli yalanlarla hileli hareketlerde bulunmalı, karşısındaki kişinin
algısını bozarak iradesini yanıltması gerekir. Failin söylediği her yalan nitelikli yalan değildir.
Yargıtay uygulamalarında hile, nitelikli yalan olarak ifade edilmektedir.
2- Aldatıcılık: Gerçekleştirilen hileli davranışın mağduru aldatmayı amaçlaması, o nitelikte
olması gerekir. Bu şartın sağlanıp sağlanmadığı her somut olay özelinde ve mağdurun mevcut
durumu göz önünde bulundurularak tespit edilir.
3- Zarar: Suçun sübut bulabilmesi açısından failin, mağduru aldatmak amacıyla gerçekleştirmiş
olduğu hileli davranışın mağduru veyahut bir başkasını zarara uğratması gerekirken aynı
zamanda bu zarar doğrultusunda kendisi veya bir başkası lehine de haksız bir kazanç sağlaması
gerekir. Fail tarafından gerçekleştirilen eylem ve meydana gelen zarara arasında bir illiyet
(nedensellik) bağı olması şarttır.

Basit dolandırıcılık suçu için kanunda öngörülmüş olan ceza ‘’ bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası’’ şeklindedir. Burada dikkat edilmesi gereken adli para cezasının hapis
cezasına seçenek bir yaptırım olarak düzenlenmediğidir. Hapis cezası ve adli para cezası birlikte
verilerek fail hakkında hüküm kurulur. Basit dolandırıcılık suçu 3 veya daha fazla kişi tarafından
işlendiğinde verilen cezada yarı oranda artışa gidilir.
Nitelikli dolandırıcılık suçu içinse kanunda ‘’ üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî
para cezasına’’ hükmolunur denilmektedir. Ancak suç, TCK m.158’in (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde
sayılan nitelikli hallerle işlendiyse hapis cezasının alt sınırı ‘’dört yıldan, adli para cezasının miktarı
suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.’’
Dolandırıcılık suçu, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde
verilecek ceza bir kat artırılır.
Görüldüğü üzere suç için öngörülmüş olan ceza oldukça ciddi olup bu noktada deneyimli bir ceza
avukatına danışmak ve süreci o şekilde yönetmek sağlıklı ve kişi lehine olan bir tutum olacaktır.

Bu husus Türk Ceza Kanunu’nun 159. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre dolandırıcılığın,
bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla
kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Hukuka uygun olan ve alacak hakkı sağlayan her
ilişkinin bu madde açısından hukuki ilişki olarak değerlendirilmesinin mümkündür. Failde bulunması
gereken alacağın tahsili amacından bahsedebilmek için, alacağın değeri ile dolandırıcılık suçuna konu
malvarlığı değerinin orantılı olması gerektiğini ifade etmekte fayda var.
Bu konuya ilişkin Yargıtay 15. CD., E. 2014/5441 K. 2016/6482 20.6.2016 Tarihli Kararı
“Sanığın, yanında işçi olarak çalıştığı mağdur …’ten kalan maaşını tahsil edememesi nedeniyle işten
ayrıldığı, sonrasında alacağı olan 200,00 TL’yi defalarca mağdurdan istemesine rağmen alamaması
üzerine mağdurun sürekli alışveriş yaptığı … Gıda adlı işyerine giderek mağdur adına alacağı tutarında
3 karton sigara aldığının anlaşıldığı olayda; Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, alacağını
başka türlü tahsil etme imkânının bulunmaması nedeniyle bu şekilde bir yola başvurduğunu belirterek
suçlamaları kabul etmemesi, mağdurun da sanığın bu savunmasını doğrulaması karşısında eylemin,
TCK’nın 159. maddesinde yer alan ve takibi şikayete tabi olan bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın
tahsili amacıyla dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ve mağdurun 29.12.2011 tarihli oturumda
şikayetinden vazgeçtiği, sanığın da temyiz dilekçesiyle vazgeçmeyi kabul iradesi gösterdiği
anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nın 73/4. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesi lüzumu bozmayı
gerektirmiştir.”

Dolandırıcılık suçunun takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde değildir. Savcılık suçun işlendiğini
öğrenir öğrenmez resen soruşturma yapmak ve suçun işlendiği kanaatindeyse soruşturma neticesinde
kamu davası açmak zorundadır. Dolandırıcılık suçu için herhangi bir şikayet süresi yoktur. Ancak suçun
şu iki halde işlenmesi durumunda şikayet aranır ve uzlaşma hükümleri uygulanır.
• Hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil etmek için işlemesi,
• Akrabalık ilişkisi içinde bulunduğu kişilere karşı işlenmesi.

Dolandırıcılık suçu için kanunda basit ve nitelikli dolandırıcılık bakımından iki farklı zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Suçun temel şekli basit dolandırıcılık bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu’nda zamanaşımı süresi
suçun ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 8 yıl olarak belirlenmiştir.

Nitelikli dolandırıcılık bakımından
ise bu süre 15 yıl olarak düzenlenmiştir.

Etkin pişmanlık, işlediği suç sebebiyle pişmanlık yaşayan failin, suçun meydana getirdiği olumsuz
etkileri gidermeye çalışması, yaşanan mağduriyetin en aza indirmeye çalışması olarak tanımlanabilir.
Etkin pişmanlık her suç tipi için uygulama alanı bulmaz. Dolandırıcılık suçu bakımından ise şartları
sağlandığı taktirde uygulanabilir. Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi açısından aranan şartlar şöyledir;
• Suç tamamlanmış olmalı
• Fail, tamamlanan suç bağlamında pişmanlığını gösteren aktif bir davranış sergilemeli
• Sergilediği bu davranış failin iradesine dayanmalıdır.
Söz konusu şartların sağlanması durumunda sanık;
• Soruşturma aşamasında yani dava açılmadan önce etkin pişmanlık gösterir ve mağdurun zararını
giderirse, fail hakkında hükmedilecek cezanın 2/3’ü kadarı indirilebilir.
• Kovuşturma aşamasında yani dava açıldıktan sonra etkin pişmanlık gösterir ve mağdurun
zararını giderirse, fail hakkında hükmedilecek cezanın 1/2’si indirilebilir.

Cezanın ertelenmesi hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ile mümkündür. HAGB, sanık
hakkında hükmedilen cezanın, belirli bir denetim süresince sonuç doğurmamasını ifade eder. Bu
denetim süresince sanık kasıtlı olarak suç işlemeyip diğer yükümlülüklerini de yerine getirdiği taktirde
ceza kararı herhangi bir netice doğurmamak kaydıyla ortadan kalkar bunun sonucunda da dava düşer.
Hem basit hem de nitelikli dolandırıcılık suçu için hükmedilen hapis cezaları hakkında HAGB kararı
verilebilir. Ancak Anayasa Mahkemesi yakın tarihte ‘’hükmün açıklanmasının geri bırakılması"
düzenlemesinin iptaline hükmetti. İptal kararının 1 Ağustos 2024'te yürürlüğe girmesiyle beraber HAGB
kurumu hukuk sistemimizden kalkacaktır. O tarihten itibaren HAGB kararı verilemeyecektir.

Basit dolandırıcılık suçu ve suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli hali olan bir hukuki ilişkiye
dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenen dolandırıcılık suçu uzlaşma kapsamındadır. Fail ile mağdur
arasında TCK m. 167/2 hükmü ile belirtilen akrabalık ilişkisi varsa da uzlaşmaya tabidir. Ancak nitelikli
dolandırıcılık suçu uzlaşma kapsamında değildir.

Dolandırıcılık suçu sebebiyle mağdur olduğunu düşünen kişiler, bir ceza avukatına müracaatla
kendilerine en yakın Cumhuriyet Savcılığına başvurarak suç hakkında şikayette bulunmalıdırlar.

Basit dolandırıcılık suçu bakımından görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Nitelikli
dolandırıcılık bakımından ise görevli mahkeme ağır ceza mahkemeleridir.
Davaya bakmakla yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Yani dolandırıcılık eylemi
Kırklareli sınırlarında gerçekleşmişse, soruşturma dosyası Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülür akabinde de dava Kırklareli mahkemelerinde görülür.

İnternet dolandırıcılığı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun m.158/1-f bendi kapsamında nitelikli
dolandırıcılık suçu olarak kabul edilmektedir. Bu suçun cezasının alt sınırı 4 yıldan az olamayacak
şekilde düzenlenmiştir. Bununla birlikte verilecek adli para cezası da suçtan elde edilen menfaatin iki
katından az olamaz.
İnternet dolandırıcılığı metotlarından bazıları :
• sosyal ağ dolandırıcılığı
• sahte bankalardan gelen telefonlar
• bahis dolandırıcılıkları
• savcı polis ve hakim şeklinde telefon dolandırıcılığı
• interaktif banka dolandırıcıları

Stj. Av. Ayşe ÖZER

Av. Eylem Beyza ALTUNKAYA

Scroll to Top